KONUT VE ÇATILI İŞ YERLERİ KİRALARINDA YENİ MALİKİN İHTİYACI NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI (TBK 351)
Konut
ve çatılı işyeri kiralarında kiralananı sonradan edinen yeni malik; sözleşmenin
tarafı olarak önceki malikin fesih imkanlarına sahip olmakla birlikte 6098
sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 351. Maddesinde kendisine tanınan özel bir
düzenleme ile kira sözleşmesini ihtiyaç sebebiyle sona erdirme imkanına
sahiptir.
6098
sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Yeni malikin gereksinimi"
başlıklı 351. Maddesi;
“Kiralananı sonradan edinen
kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü
olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma
zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya
yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir
davayla sona erdirebilir.
Kiralananı sonradan edinen
kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme
süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da
kullanabilir.” şeklindedir.
Ancak
burada dikkat edilmesi gereken husus; yeni malikin bu fesih hakkını
kullanabilmesi için, kiralanan konut veya çatılı işyerine kendisinin veya eşi,
altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için
gerçek ve samimi olarak ihtiyacı olmasıdır.
Gereksinim
sebebiyle kiralananı kullanma zorunluluğu, yeni malik veya kanunda sayılan
yakınlarının ihtiyaçları nedeniyle, bu kişilerin kiralananı kullanmalarından
daha uzun süre vazgeçmelerinin mümkün olmaması halinde söz konusudur. Malikin
bu ihtiyacı dava açılırken ve yargılama sürerken de devam etmelidir. İşyeri
ihtiyacı sebebiyle tahliye istenebilmesi için, yeni malikin o işyerinde iş icra
edebilecek durumda olması da gerekir.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi 2017/6988 E., 2017/15986 K. ve 16.11.2017 tarihli “İhtiyaç iddiasına
dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir.
Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz
doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye
sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin
varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi
gerekir.” şeklindeki bozma gerekçesi de bu
yöndedir.
GÖREVLİ ve YETKİLİ
MAHKEME ile DAVA AÇMA SÜRESİ
TBK
351 hükmü gereği kiralananı sonradan edinen malik kira sözleşmesini gereksinim
sebebiyle ancak dava açılması suretiyle tahliye ettirebilir.
Tahliye
davaları aksine bir düzenleme bulunmadıkça; taşınmazın bulunduğu yerdeki Sulh
Hukuk Mahkemelerinde açılmalıdır.
TBK
351/1 hükmüne göre dava açılacaksa; belirtildiği üzere taşınmazı sonradan
edinen malik, edinme tarihinden itibaren bir ay içerisinde durumu kiracıya
yazılı olarak bildirmek zorundadır. Uygulamada genellikle noter kanalıyla ihtar
çekmek suretiyle bu yazılı bildirim yapılmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki
yazılı bildirimin noter kanalıyla yapılması zorunlu değildir. Bildirimin yazılı
olarak yapılması bir geçerlilik şartı olması ve ispat açısından kolaylık
içermesi sebebiyle noter kanalıyla yapılan ihtarname tercih edilmektedir.
Yapılacak
olan bu bildirimde yeni malik; kiralanın mülkiyetini kazandığını, kiralanana
gereksinim nedeniyle ihtiyacı olduğunu ve kiralananı tahliye etmesi
gerektiğini, tahliye edilmezse tahliye davası açacağını belirtmelidir. Bu
bildirimde kiralananı ne kadar sürede tahliye etmesini bildirme zorunluluğu
bulunmamaktadır. Yapmış olduğu bildirimde kanunda belirtilen süreden daha fazla
bir süre bildirmiş ise bu bildirimle bağlı olup; bu sürenin dolmasından sonra
tahliye davası açabilir. Ancak kanunda belirtilen süreden daha kısa süre
bildirmiş ise bu bildirimi geçersiz hale getirmez. Bu durumda kanunda
belirtilen altı aylık yasal sürenin dolması gerekmektedir.
Bildirimi
yapan yeni malik edinme tarihini izleyen altı aylık sürenin dolmasından sonra
tahliye davası açabilir.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi 2017/15860 E., 2017/16411 K. ve 23.11.2017 tarihli "Konut ya da
çatılı işyeri niteliğindeki bir taşınmazı iktisap eden kimse dilerse eski malik
ile kiracı arasında yapılmış sözleşmeye dayanarak sözleşmenin sonunda bir ay
içinde, dilerse TBK’nun 351. maddesi uyarınca edinme günü de dahil olmak üzere edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde
durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla edinme tarihinden itibaren
altı ay sonra ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir."
şeklindeki bozma gerekçesi de bu yöndedir.
TBK
351/2 hükmüne göre dava açılacaksa kira sözleşmesinin sona ermesine altı aydan
kısa bir süre kalmalıdır. Kira sözleşmesinin sona ermesine altı aydan daha kısa
bir süre kalmışsa taşınmazı iktisap eden yeni malik hükmün ikinci fıkrasına
göre kira sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde dava
açabilecektir. Kira sözleşmesinin sona ermesine altı aydan kısa bir süre kalmış
ve TBK 351/1 hükmüne göre kiracıya altı ay sonra dava açacağını yazılı olarak
bildirilmişse; artık TBK 351/2 hükmü gereğince kira sözleşmesinin sona
ermesinden itibaren bir aylık süre içinde dava açma hakkı kullanılmaz.
YARGILAMA NASIL
YAPILIR? DAVA NE KADAR SÜREDE SONUÇLANIR?
Yapılan
yargılama mahkemenin iş yüküne, tarafların sunmuş oldukları delillerin
değerlendirilmesine, gerekirse keşif yapılmasına göre farklı sürelerde sona
erebilir. Ancak belirtilmelidir ki söz konusu dava basit yargılama usulüne tabi
olması sebebiyle kısa sürede sonuçlandırılmalıdır.
Yerleşik
Yargıtay içtihatlarına göre işyeri ihtiyacı her somut olaydaki koşullara göre
ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Tahliyesi istenen eğer çatılı işyerleri
ise konum olarak halen kiracı olarak faaliyette bulunulan işyerlerinden daha avantajlı ve daha fazla kazanç getirir
nitelikte olması halinde ihtiyaç iddiasının samimi olduğuna kanaat
getirilmelidir.
Yine
işyeri ihtiyacına dayalı olarak açılan tahliye davalarında ihtiyaçlının kirada
olması halinde ihtiyacın varlığının
kabulü için ihtiyaçlının ya tahliye tehdidi altında bulunması veya kiralananın
yapılacak is için daha üstün nitelikte olması, en azından halen is yapılan
yerle eşdeğer nitelikte bulunması gerekir.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi 2017/8534 E., 2018/509 K. ve 23.01.2018 tarihli "Türk Borçlar
Kanununun 350/1 ve 351. maddelerine göre işyeri ihtiyacına dayalı olarak açılan
tahliye davalarında ihtiyaçlının kirada
olması halinde ihtiyacın varlığının kabulü için ihtiyaçlının ya tahliye tehdidi
altında bulunması veya kiralananın yapılacak is için daha üstün nitelikte
olması, en azından halen is yapılan yerle eşdeğer nitelikte bulunması gerekir. Eşdeğerlik
durumu varsa mülkiyet hakkına üstünlük tanınmalıdır. Bu iki halden birisinin varlığı
ihtiyacın kabulü için yeterlidir. Her iki halin birlikte olması gerekmez. Tahliye tehdidinin varlığı davacı
tarafından ileri sürülmemiş ise mahkemece kendiliğinden nazara alınamaz.
Oysa kiralananın halen iş yapılan yerden üstün olduğu ileri sürülmemiş olsa
bile ihtiyaç iddiasının içinde bu husus da mevcut olduğundan mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla keşif
yapılarak kıyaslama suretiyle bu hususun belirlenmesi gerekir.
Somut olayda; davacı, halen
kirada kırtasiye isini yürüttüğünü beyan ettiğinden, mahkemece dava konusu kiralanan taşınmaz ile davacının halen
kiracı olarak faaliyetini sürdürdüğü taşınmaz karşılaştırılarak hangisinin daha
üstün nitelikte olduğu tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken
eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,
bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki bozma
gerekçesi de bu yöndedir.
TAHLİYE DAVASI SONUÇLARI
Mahkemece,
davacının ileri sürmüş olduğu iddiaların kabulü halinde tahliye nedenlerinin
varlığı tespit edilmiş olacaktır. Bu nedenle kira sözleşmesinin sona ermesiyle
kiralanın boşaltılarak malike iadesi yönünde karar tesis edilecektir. Ancak
belirtilmelidir ki; bunun için yetkili ve görevli mahkemede süresinde dava
açılması gerekmektedir.
Davacının
ileri sürmüş olduğu iddiaların kabul edilmemesi halinde ise dava
reddedilecektir.